Elveda yaz ! Nedense ben seviyorum kışı, yaz aylarına göre daha çok. Soba yakma derdi bir kenara dursun, o sıcacık yorganın altına girip ısınmaya çalışmak bile bir başka güzel. Çocukluğum geliyor aklıma sanki kış ayında doğmuşum ve hep kış atında yaşamışım gibi, bellide o yüzden kış benim için bir başka. Tek üzüldüğüm başını sokacak yuvası olmayanlar.
Donkişot’un yel değirmeniyle savaştığı gibi rüzgarla savaştığımız o fırtınalı günler, okula giderken şemsiyenin bilmem kaç kere ters dönmesi ve geri onu düzeltmemiz. Ahhhhh çocukluğum, belki şuan yaşasam çile gibi gelirdi o günler ama o zaman bir başkaydı. Çocuktuk adı üstünde çamura da batsak, dereden de yuvarlansak aldırış etmediğimiz, hiç bir derdimizin tasamızın olmadığı günler. Biraz zihnini kurcaladığında sende hatırlayacaksın, mutlaka ufak kırıntılar kalmıştır sende de, okul çıkışında bir heyecanla koşa koşa dört yanı halılarla döşenmiş eve gidip; sıcacık sobanın karşısında oturmayı. Belki sobanın üzerinde kestane pişirip yiyecek kadar şanslıydın sende, başka türlü çıkarılamazdı çünkü sobanın zevki. Üzerine yediğim mandalina kabuklarını dizer aromasının tüm odaya yayılmasını beklerdim.Gece uyurken sobanın karanlıkta tavana vuran ışığını izlerdim ve öyle uykuya dalardım. Yarının daha iyi, daha mutlu ve umutlu olacağını düşünerek dalardım uykuya. Büyüdüğünde o kasar masum ve umutlu bakamıyor olsanda..
Sabahları yataktan çıkmak istemeyip, çıktıktan sonra da soğuktan şoklanarak kendimize geldiğimiz günler çok olmuştur.Haftalarca yatak döşek hastalıktan ateşler içerisinde geçen zamanları saymıyorum, çokta hatırlamıyorum zaten çünkü bir hasta oldun mu sağlam oluyorsun, hafızanı silen cinsten. Hele bir de sıcak çorba yapanın varsa değme keyfine, insan böyle ilgi görmek için hasta olası geliyor, hastasın ama geçiyorsun televizyon karşısına bir yandan burnunu çekerken bir yandan nane limonu höpürdetiyorsun sıcak sıcak.
Her neyse; çoğu kişinin çok sevdiği fakat benim pekte haz almadığım yaz ayının son günleri geldi terlemeden rahat nefes alabileceğimiz günlerse pek yakın. Uykusuz Penguenden şimdilik bu kadar. Sizin de daha fazla kafanızı şişirmeden ufak ufak uzaklaşıyorum. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere mutlu kalın…
0 Yorum